BİR TARİH HAZİNESİ “RUMKALE”
Rumkale, Birecik Ovası’nın kuzeyinde, Fırat Nehri’nin kıyı kesiminin
doğusunda, Şanlıurfa yoluna bakan bir tepe üzerindedir.
Rumkale, Asur Kralı III.Salmanasar tarafından 885’te alınan Şitamrat
şehri olarak kabul edilmektedir. Buna karşın bazı araştırmacılar,
yerleşimi Fırat kıyısında bugünkü Belkis köyünün yukarısındaki Urum
(Hörüm) olarak kabul etmiş, bazıları da Urima’nın Rumkale olduğunu
öne sürmüşlerdir. Rumkale’yi Süryaniler Kal’a Rhomayta, Ermeniler de
Hromklay olarak adlandırmışlardır.
Rumkale, 1113-1166 tarihleri arasında Katolikosluk makamı olarak
kullanılmıştır. 1292’de Mısırlı Melik el-Eşref tarafından alınana kadar
bu makam varlığını burada sürdürmüştür. 13 yüzyılda Yakubilere
de patriklik makamı olarak hizmet veren Rumkale Mercibadık Savaşından
(1516) sonra Osmanlı egemenliğine girmiş ve Halep eyaletine bağlanmıştır.
Şanlıurfa ile Gaziantep arasında sınır oluşturan Fırat Nehri kıyısında yükselen
Rumkale’den güneye doğru nehir kıyısı izlenirse, Suriye sınırları içindeki
Carabulus’a kadar birçok kalenin yer aldığı görülmektedir. Aynı noktadan
kuzeye doğru yol alındığında, Samsun’a kadar başlıcalarını Amasya,
Tokat ve Sivas kalelerinin oluşturduğu tahkimat yapılarıyla karşılaşılmaktadır.
Rumkale, bu kaleler zincirinin en önemli halkasıdır. Fırat’ın batı yamaçlarında
ve sert kalkerli kayalar üzerine inşa edilmiştir. Doğu, kuzey ve
batısındaki duvarlar yüksek kayalarla çevrilidir. Kale günümüzde harap
durumdadır. Büyük ve kesme taştan inşa edilen kalenin güneydoğuya açılan
tek kapısı vardır. Kalede, kale beyinin konağının kalıntıları, 17.yüzyılın ikinci
yarısına ait Aziz Merses Ermeni kilisesi, çok sayıda kalıntı, su sarnıçları ve bir
kuyu yer almaktadır.
Rumkale’de bulunan taşınmaz kültür varlıkları, İdaremiz ve Hacettepe
Üniversitesi arasında yürütülen “Birecik, Halfeti ve Suruç ilçeleri
Taşınmaz Kültür Varlıklarının Belgelenmesi Projesi” kapsamına alınmıştır.
Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Kalemeydanı köyü sınırları içinde olan
Rumkale, inşası sürmekte olan Birecik Barajı’ndan etkilenecek tarihi e
serler arasında sunulmaktadır. Yaklaşık 500 metre yükseklikte bir tepe
üzerinde konumlanmış olması nedeniyle Rumkale barajın 385 metreye
yükselecek suları altına kalmayacak, ancak zaten güç olan ulaşımı daha
da zorlaşacaktır.
Halen, Rumkale’ye ulaşmak için üç yol mevcuttur:Birinci yol için, Şanlıurfa’nın
Halfeti ilçesine gidip Sal ile Fırat Nehri’nden Kalemeydanı köyüne geçip,
sonra da yaklaşık 45 dakika süreyle engebeli arazide zor bir yürüyüşü
göze almak gerekiyor. Ulaşımın ikinci yolu için ise, Gaziantep’in Yavuzeli
ilçesine bağlı Kasaba köyü üzerinden ve Kasaba’dan sonra yaklaşık 45 d
akika sürecek bir yürüyüşün ardından Merzimen Çayı’nın geçilmesi gerekiyor.
Son olarak Nizip’in Kamışlı köyü üzerinden yaklaşık bir saatlik yürüyüş ile
Rumkale’ye ulaşılabilir.
Her üç güzergahtan da Rumkale’nin yakınlarına ulaşarak görkemli manzarayı
fotoğraflamak olanağı var. Kalenin üstüne tırmanmak ise ayrı bir çaba gerektiriyor
Rumkale bir zamanlar Halfeti (Şanlıurfa) ile Gaziantep arasında sınır
oluşturan Fırat ırmağı kıyısında yer alırdı. Merzimen çayının suyu Rumkale
dibinde, derin ve sarp vadi içinde akan Fırat nehrine karışırdı. Günümüzde
üç yanı Baraj gölüyle çevrilmiş olup, yarım ada görünümündedir. Kalenin
eteklerinde ise aşağı şehir bulunmaktaydı.
Rumkale’nin doğu ve batıdan olmak üzere iki ana giriş kapısı mevcuttur.
Doğu girişi Fırat nehriyle, batı girişi ise Merzimen çayı üzerine kurulmuştu.
Bugün sadece ayaklarının kalıntısı mevcut olan köprü, kara ile irtibatı
sağlamaktaydı. Buradan patika yolla kalenin giriş kapısına çıkılmaktadır.
Batı cephesinde yol üzerine 20m. aralıklarla 4 tane kule şeklinde kapı
yapılarak savunma açısından büyük kolaylık sağlanmıştır. Batı surlarda
kuzeyden itibaren birinci kapı dikdörtgen planlıdır. Nöldeke birinci
kapının olduğu yerde bir türbe ve bir iskele olduğundan bahsetmiştir.
İkinci kapı kareye yakın dikdörtgen planlı yarım daire şeklindedir.
Üçünçü kapı tahrip olmuştur. Dördüncü kapı kare planlı haç tonozludur.
Beşinci kapı kalenin Fırat’a bakan doğu cephesindedir. Dikdörtgen
biçimli bu kapı, içte biri yuvarlak, diğeri sivri kemerli iki niş içine alınmıştır.

Kalede beden duvarları ve burçlardan başka, bugün görülebilen kalıntılar
arasında Şair Aziz Nerses kilisesi, Barşavma manastırı, su sarnıçları ve su
kuyusu sayılabilir. Kuyu basamaklarla Fırat nehrinin seviyesine kadar
inen 8m. genişliğinde ve yaklaşık 75m. derinliğindedir. Fırat nehrinden su
temin etmek için yapılmış olan bu kuyunun gizli bir geçit olduğu da rivayet
edilmektedir.
Kuyunun silindirik iç yüzünde kayanın oyulmasıyla helozonik bir merdiven
meydana getirilmiştir. Bunlardan başka kale içinde işlevi tesbit edilemeyen
çok sayıda yapı kalıntısı mevcuttur. Kaledeki yapıların bir çok bölümü ana
kayanın oyulması ve düzleştirilmesiyle yapılmıştır. Surlarda ve burçlarda
örgü malzemesi moloz taş, kaplama malzemesi olarak büyük boyutlu
düzgün kesme taşlar, kemerlerde ise tuğla görünümü verilmiş kesme
taşlar kullanılmıştır.
Şair Aziz Nerses Kilisesi: Rumkalenin güneyinde yer alan hükümranlık
kilisesini 1173’te Şair Aziz Nerses yaptırmıştır. 18. Yüzyılda Rumkale’yi
ziyaret eden Richard Peacock bu yapıdan ”Gotik” tarzda küçük ama güzel
bir kilise olarak bahsetmiştir.
Doğu-batı doğrultusundaki kilise dikdörtgen planlı, üç nefli ve üç apsislidir.
Batısında narteks yer alır. Sadece absisin doğu cephesinin bir bölümü toprak
üstündedir. Doğu cephesinin ortasında silmeli çerçevenin iki yanında birbirine
benzer kabartmalı levha bulunur. Sol levhada haç ve rumi süslemenin
olduğu kabartmanın altında başlarını geriye çevirmiş karşılıklı duran iki
aslan, sağ levhada ise iki palmet arasında başını sağa çevirmiş, kanatlarını
açmış bir kartal kabartması vardır. Bu kilise İslami dönemde cami olarak
kullanılmıştır.
Barşavma manastırı : Kale içinde kuzeyde yer alır. 13. yüzyılda
Yakubi azizi Barşavma kendi adına inşa ettirmiştir.Birbirine bitişik iki yapıdan
bazı bölümler ayakta kalmıştır. Kuzey cephesini kaya kütlesi oluşturur.
Kare planlı olan yapı haç tonozlarla örtülmüştür. Duvarlarda büyük taş bloklar
halinde kesme taşlar, payelerde ve batı mekanın kapısında düzgün kesme
taşlar,kemerlerde ve örtü sisteminde ise tuğla görünümü verilmiş kesme taşlar
burada da kullanılmıştır. Yakınında bir de kuyu mevcuttur.
Kalede toprak üstündeki yapılar 12-14. yüzyıllar arasına aittir. Bunlar
içinde en eski yapının hendek olduğu ifade edilmektedir.

Fırat nehri boyunca ele geçen çakmak taşından yapılmış aletler ve diğer
kalıntılar, insan oğlunun Rumkale ve çevresinde yontma taş (Paleotik)
döneminden beri yerleştiğini kanıtlamaktadır. Bu dönemden sonraki iskan
yerlerini ise Fırat vadisinde Tunç çağından başlayıp Kalkolitik döneme kadar
inen höyüklerle izlemekteyiz. Rum kale ve çevresiyle ilgili antik kaynaklardaki
ilk bilgiye Asur Kralı III. Salmanazar’ın MÖ. 855’ te zaptettiği “Şitamrat” yerleşimiyle
ulaşmaktayız. Bu yerin Rumkale olduğu ifade edilmektedir. Rumkale çevresi
bölgedeki stratejik konumu sebebiyle Med, Pers, Helenistik ve Roma dönemlerinde
de iskan görmüştür.
Hz. İsanın havarilerinden Johannes (Yuhanna) ‘in Roma döneminde Rumkale’yi
mesken yaparak kayadan oyma bir odada incilin nüshalarını çoğalttığı rivayet edilir.
11. yüzyılda Rumkale Hromgla’ adıyla önemli bir konumdadır. 1113 te
III. Grigoris Rumkale’yi Joscelin’in dul karısından satın almış, katolikosluk
(başpiskoposluk) makamını buraya yerleştirmiştir. Şair aziz Nerses mezheplerin
birleştirilmesi nedeniyle imparator elçileri, Kayşum ve Yakubi baş patrikler ile
Rum kale’de toplantılar yapmıştır. 13. yüzyılda Rumkale’de bir çok Yakubi’nin
olması sebebiyle Yakubi Patriği II. Ignace, Rumkale’de bir kilise yaptırmıştır.
Sonraları kaleyi patriklik makamı olarak seçmiştir. 1279 da kaleyi kuşatan
Memluklular bu aşamada kaleyi zaptedememişlerdir. Ancak Memluklu sultanı
Melik el-Eşref 1292 de Rumkale’yi tekrar kuşatmış olup, Rumkale’nin fethi
gerçekleşmiştir. Sultanın emriyle Suriye naibi Sancar Suca tarafından tamir ettirilen
Rumkale, Kal’at el Müslimin adını almıştır. Daha sonraları ise Kale-i Zerrin (Altın Kale)
olarak adlandırılmıştır. Rumkale Memluklular zamanında yeniden uç kalesi olarak
kullanılmışsa da, eski parlak dönemini bir daha yaşayamamıştır.
1516 da Osmanlıların eline geçen Rumkale, Halep Eyaleti’nin Birecik
Sancağı’na bağlı bir kaza haline getirilmiştir. 17. yüzyılda Evliya çelebi,
Rumkale’nin bir tepe üstünde sağlam bir kale olduğunu, dışarıda
camii, hanı, hamamı ve küçük bir çarşısı bulunduğunu belirtir.
Katip Çelebi de burasının bahce ve meyvelerinin bolluğunu vurgulamıştır.
Rumkale; üç yanı zümrüt yeşili göl ve bunu çevreleyen dik, sarp kayalıklı
tepelerle çevrili doğa ve insan harikası bir yerdir.
|